Yumurta Tavukçuluğu: Önemi, Mevcut Sorunlar ve Çözüm önerileri





1.  Giriş
Yumurta
doğal ambalajında insan öğününe sunulan, hile katılması zor mükemmel
gıdalardan birisidir. Yumurta, içerisindeki besin maddelerinin biyolojik
değeri dikkate alındığında, mevcut fiyat artışlarına rağmen, en ucuz
gıdadır. Günde tüketilecek 2 adet yumurta bir insanın ihtiyacı olan
hayvansal proteinin yarısını karşılayabilmektedir. Yumurtanın besleme
değerini anlamak çok kolaydır; çünkü döllü bir yumurta 21 günlük sürede
ağırlığının %60'ı kadar, canlı bir civciv çıkışına sebep olmaktadır.
Enstrümantal analizin bu kadar yaygın olmadığı dönemlerde, bilim
adamları yumurta proteinini referans gıda maddesi olarak
kullanmışlardır. Bu sebeplerden dolayı yumurta insan toplumlarının
dengeli ve yeterli beslenmesinde büyük öneme sahiptir.




Yumurtanın
bu öneminden dolayı, üretimini artırmak için bilim adamları 20. yy
boyunca önemli gayretler sarf etmişlerdir. 1950'li yıllarda, elit bir
beyaz yumurtacı Leghorn sürüsünde, tavuk başına yumurta verimi 220 adet
iken, bugün damızlıkçı firmalar hedef olarak 330 adet yumurta
bildirmektedirler. Geçen süre zarfında yılda yaklaşık iki yumurta
ilerleme olmuştur.


Tavukların
kendilerinin de bir deneme hayvanı olmalarından dolayı, tavukçuluk
genetikçilerin en başarılı olduğu sahalardan birisi olmuştur. Geçen
sürede, tavukların üreme ve sonuç olarak verim potansiyelleri önemli
ölçüde artmıştır. Ancak, mevcut gelişmede sadece genetikçilerin değil,
besleme, barındırma, yetiştirme tekniği, sağlık koruma, makine ve
ekipman gibi ihtisas disiplinlerindeki gelişmelerin de önemli payı
olmuştur.


Günümüzde
tavuk yetiştiriciliğinde başarılı olabilmek için bu ihtisas
disiplinleriyle ilgili bilgilerin çok iyi bir şekilde kombine edilmesi
gerekmektedir.


2.  Mevcut Durum (Tanımlayıcı Değerler)
Besd-Bir
(2004) raporlarına göre, yumurta üretimi bakımından Türkiye; Çin, ABD,
Japonya, Rusya, Meksika, Brezilya, Fransa ve Endonezya'dan sonra 10.
sırada yer almaktadır. Türkiye'nin toplam yumurta üretimi, 2004 yılı
itibarıyla, 791700 tondur. En fazla üreten ülke olan Çin'in üretimi ise
24341400 tondur. Ülkemizde, sofralık yumurta ithali olmayıp, 2004
yılında, yaklaşık 16816410 adet damızlık yumurta ithali gerçekleşmiştir.
Sofralık yumurta ithalatı bazı yıllarda gerçekleşmiş ise de sınırlı
miktardadır.










Sofralık
Kuluçkalık
Toplam
Sofralık
Damızlık
Toplam
Fert
Yıl
Üretim
Artış,
Yumurta
Yumurta
ihracat
Yumurta
Yumurta
ithalat
Başına


(mil)
%
ihracatı
İhracatı
(mil)
ithalatı
ithalatı
(mil)
Tüketim






(mil)
(mil)


(mil)
(mil)


(adet)
1997
7.136
0,0
395
81,02
475,753
1,041
2,944
3,983
105
1998
12.160
70,40
564
51,49
615,932
1,188
4,175
5,363
177
1999
9.917
-8,45
333
23,39
357,269
0,162
10,10
10,265
144
2000
7.245
-6,94
46
11,53
57,200
0,332
25,618
25,951
106
2001
8.194
13,10
203
81,45
284,763
0,000
6,188
6,188
116
2002
7.809
- 0,70
13
18,49
31,900
0,000
34,671
34,671
111
2003
9.816
25,70
76
49,07
124,707
0,030
15,728
15,758
137
2004
8.443
-3,99
124
51,89
175,797
0,000
16,816
16,816
115
Tablo 1.Türkiye'de son yıllarda yumurta üretim, ihracat, ithalat ve tüketim durumu (Besd-Bir, 2004)




Türkiye'nin
toplam yumurta ihracatı, 2004 yılı itibarıyla, 175797449 adet olup
getirişi 14141231 $ dır. Bu paranın yarısı sofralık yumurta ve yarısı da
kuluçkalık yumurtadan gelmiştir. Yumurta ihraç ettiğimiz ilk 5 ülke
Gürcistan, İsrail, Irak, Bulgaristan ve Azerbaycan olarak sıralanabilir.
İkinci sırada yumurta ihraç edilen ülkeler ise Ürdün, Suudi Arabistan,
Özbekistan, Romanya ve Türkmenistan olmuştur.


Yılda
kişi başına yumurta tüketimi son 8 yılın ortalaması olarak 125 adet
dolayındadır. Bu tüketim miktarı pek çok Avrupa ülkesinin yarısı
seviyesindedir. Yani Türkiye'de üretilen yumurtanın bölge ülkelerine
ihracı yanında bir iç tüketim (talep) potansiyeli de bulunmaktadır.
Tüketim miktarının 2 katına çıkması bir bakıma sektörün ikiye katlanması
demektir. Tabi ki bu kısa zamanda mümkün değildir. Önemli gayretlerin
sarf edilmesi gerekmektedir.


3. Mevcut Sorunlar
Yumurta
tavukçuluğunun genel sorunlarını aşağıdaki gibi kategorize edebiliriz.
Muhtelif yayınlarda konu ele alınmıştır (Güneş, 1985; Akpınar ve ark.
1986; Sönmez ve ark.1986; Efil, 1993).


1.      Türkiye
tavukçuluğu, hibrit materyal (civciv) bakımından büyük ölçüde dışa
bağımlıdır. Uygulamada önemli miktarda döviz çıktısı söz konusudur.
Diğer taraftan, yetiştiricilerin hibrit materyal tercihine yardımcı
olacak, süreklilik arz eden bilgi kaynakları bulunmamakta, bu bakımdan
damızlıkçı firmaların kataloglarına inanmak durumundadırlar.
2.      Yumurta
fiyatları dengesiz olup, sürekli değişim göstermektedir. Bu sebepten,
bu sahada yatırım yapmak oldukça riskli gözükmekte ve sektörsel gerileme
mevcuttur. Atıl kapasiteler oluşmaktadır.
3.      Türkiye'nin
en önemli tavukçuluk ürünleri dış pazarı Irak ve Ortadoğu karışık olup,
birinci körfez krizinden buyana uygulanan ambargoların olumsuz
etkilediği sektörlerden birisi de tavukçuluk olmuştur.
4.      Üretilen
yumurtaların maliyeti yüksek olup, işletmelerin dış pazarda rekabet
şansı oldukça düşüktür. Ayrıca, işletmelerin yumurta kalitesi anlayışı
yeni gelişmeye başlamış ve henüz alınması gereken çok mesafe mevcuttur.
5.      Son
yıllarda, spekülasyonların en yoğun olduğu sektör tavukçuluk olmuştur.
İlgi çekmek isten medya veya reyting yakalamak isteyen medyatör bu
sahayı seçmiştir. Sektörü bir beyanlarıyla geriye götüren sorumsuz
kişilere bir müeyyide uygulanamadığı gibi, sonunda reyting yakalamak
isteyen politikacılar da bu medyatörleri, halk sağlığıyla ilgilendikleri
gerekçesiyle, tebrik etmektedirler.
6.      Tüm
dünyada tavukçuların korkulu rüyası olan Tavuk Vebası (Avian
influenza), geçen yıl Türkiye'ye de sıçramıştır. Ayrıca, ülkemizde
koruyucu aşılama ve hijyen konusunda da eksiklikler ve ihmaller vardır.
7.      Ülkemizde tavukçuluk ürünlerinin önemi toplum tarafından yeterince anlaşılamamış ve iç tüketim artırılamamaktadır.
8.      Yumurta
sektörü ülke düzeyinde, yeteri kadar gelişmiş yetiştirici
organizasyonuna sahip değildir. Dolayısıyla, sorunlarına yeterli ölçüde
sahip çıkılamamaktadır.
9.      Yetiştiriciler,
araştırma kurumlarından (üniversite + enstitü) uzak durmakta, kendini
iyi reklam eden kişilerle diyalog kurmaya çalışmaktadırlar. Danışman
kullanmaktan kaçınmaktadırlar.


4. Çözüm Önerileri
Yukarıdaki
sorunlara ayrı başlıklar halinde cevap vermek yerine öngördüğümüz ana
başlıklarda çözümler önermeye çalışacağız. Ayrıca başka sorunlar da
mevcut olabilir. Burada zikredilenler ise bizim ilk etapta aklımıza
gelenlerdir. Muhtemelen yetiştiricilerin fiili olarak yaşadığı sorunlar
da mevcuttur.


Meseleye genel yaklaşım tarzı:
Herhangi
bir üretici işletmeyi pazar şartlarında güçlü kılan en önemli husus
ürünlerinin maliyeti ve kalitesidir. Aynı fiyattaki iki üründen hangisi
daha kaliteli ise o talep getirecektir. Ancak, aynı kalitedeki ürünlerin
rekabetinde üretim maliyeti düşük olan işletme ayakta kalır. Çünkü
üretim maliyetinden daha aşağıda satılan bir ürün zarar getirecek, ve
zararına satış yapan bir işletme ise uzun süre bu pazarda
kalamayacaktır. Bu düşünceden hareketle tavukçulukta üretim maliyeti
düşük ve kaliteli bir yumurta üretimi hedef alınmalıdır. Bu amacı
gerçekleştirebilmek için ise aşağıda verilen indeks niteliğinde bir
model esas alınabilir.


Üretim maliyeti düşük Kaliteli yumurta =  Genotip (hibrit) + Besleme + Barındırma + Sağlık Koruma + Yetiştirme Tekniği + Makine ve Ekipman + Pazarlama


Bu
modelde sağ tarafta bulunan ihtisas disiplinlerinden eğitilmiş
elemanlara ihtiyaç duyulurken, ilgili disiplinlerde uygulayıcı
firmalardan da emtia talebi doğacaktır.


Bu
modele göre yumurta üretim işletmesi, yüksek verim potansiyeline sahip
bir yumurtacı civcivi (hibrit), en düşük maliyette ve istenen kalitede
karma yemle besleyerek, ekonomik bir şekilde barındırarak, koruyucu
aşılama yaparak, uygun yetiştirme tekniği uygulayarak, fonksiyonel
makine ve ekipman kullanarak düşük maliyette ve kaliteli yumurta
üretebilecektir. Çünkü tüm etkili unsurlar teknolojik yenilikler
taşımakta ve rekabette ise teknoloji her zaman maliyet ve kalite
bakımından avantajlar sağlayacaktır.


Bu
model diğer faaliyet alanlarında da farklı unsurlarla uygulanabilir.
Aslında, indeks unsurlarının her birisi ayrı bir makale konusu olarak
ele alınabilir.


Yumurta fiyat konjonktürü:
Türkiye'de
yumurta fiyatları yıl boyunca ve yıldan yıla sürekli değişim
göstermektedir. Bu durum üretici gelirleri bakımından bir
istikrarsızlığa ve belirsizliğe neden olmaktadır. Okulların tatil olması
ve mevsimsel iklim değişiklikleri fiyat üzerine sınırlı bir etki
göstermektedir. Sansasyonel haberler, ihracatların kesilmesi ve talepten
fazla üretim (surplus) yumurta fiyatlarını olumsuz yönde etkileyen en
önemli faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle zamanda, yumurta
depolamayla sınırlı miktarda bir çözüm elde edilebilmektedir. Çünkü,
yumurta doğal formunda uzun süre bozulmadan depolanamamaktadır.


Gelişmiş
ülkelerde bu durumları bertaraf etmek için hemen ileri işleme
teknikleri devreye girmektedir. Piyasada bulunan talep fazlası, yumurta
kırma fabrikalarına çekilerek pastörize sıvı yumurta, yumurta tozu (ak
ve sarı ayrı) ve yumurta sucuğu vb gibi daha dayanıklı ürünler haline
getirilmektedir. Bunların bir kısmı dolaylı olarak insan öğününe yeniden
sunulmakta, bir kısmı ise gıda sanayiinde değerlendirilmektedir.
Bunlardan yumurta sucuğu (Long egg) hazır yiyecek sektöründe yerini
almaktadır. Bu üründen 5-8 dilim kesilip, marul ve lahana harcı ile
sandviç olarak hemen elinize verilmektedir. Yumurta sucuğu esas
itibarıyla normalden daha fazla yumurta tüketimi sağlamaktadır.
Haşlanmış bir yumurtadan, normal olarak, 3-4 dilim çıkarılırken, yumurta
sucuğundan bir sandviçe en az 5-8 dilim dizilmektedir.


Sonuç
olarak, piyasadaki talep fazlası yumurta çekilerek, üreticilerin zarar
görmesi ve sektörün gerilemesi önlenmektedir. Önceden hareket eden
yumurta pazarlama organizasyonu tarafından bu işler yürütülmektedir.
Bizde de yumurta üreticileri birliği tarafından böyle bir işletme,
mevcut hibe ve teşvik programlarından da yararlanılarak, bölgemizde
kurulabilir.


Diğer
taraftan, sansasyonel haberler çıkması durumunda ise birlik gerekli
aydınlatıcı açıklamaları, üniversite ile işbirliği içinde gazete ve
televizyonlarda vakit geçirmeden yapmalıdır. Hatta kasıtlı haberleri
çıkaranlar hakkında deliler toplanarak kanuni kovuşturma yapılmalıdır.


Teşvik ve destekler:
Tüm
beş yıllık kalkınma planlarında, tavukçuluk ürünlerinin %7-10 dolayında
artırılması öngörülmüştür. Sadece öngörmek gelişme sağlamaz. Teşvik
etmek gerekmektedir. Ancak, nasıl bir teşvik politikası uygulayalım
sorusu hep sorulmuştur. Dünya ticaret örgütüne üye ülkelerde 2007
yılından itibaren teşviklerin kaldırılması istenmektedir, ancak kar
haddi diğer sektörlere göre daha düşük olan tarım sektöründe bu
teşvikler doğrudan olmasa da yapılacaktır.


Bize
göre yukarıdaki modeli destekleyen bir teşvik uygulanmalıdır. Yumurta
üretimi işletmede yapılır, ve düşük maliyetli ve fakat kaliteli yumurta
üretecek bir işletme modeli desteklenmelidir.


Burada
iki tür işletmeden söz edilebilir. Bunlardan birisi, her türlü modern
girdiyi kullanan, hatta bir kısım girdilerini kendisi üreten, kendini
finanse eden ve ürününü kendi pazarlayan entegre büyük işletme, diğeri
ise tüm girdilerini pazardan alan ve yumurtasını toptancıya satan küçük
işletme. Daha açık bir ifadeyle, entegre yumurtacı işletme; damızlık
sürülerine sahip, kuluçkahanesi olan ve civciv üreten, makine ve ekipman
imalatı yapan, yemini kendi üreten, yetiştiricilik yapan ve ürettiği
yumurtalarını kendi pazarlayan bir şirket olarak düşünülmektedir. Bu tür
bir işletmede her kademede üretilen mallar bir sonraki kademede girdi
olarak kullanılıp maliyetine alınacağından nihai ürün olan yumurtanın
fiyatı düşük olacaktır. Kalite ise teknik bilgi ve biraz gayretle
rahatlıkla sağlanacaktır. O halde teşvik entegre büyük işletmeler
geliştirmek için yapılmalıdır. Bu tür işletmelerin sayısı ülke düzeyinde
artırılmalıdır.


Peki
de küçük işletmeler ne olacak? sorusu hemen gündeme gelebilir. Küçük
işletmeler ticari özellikleri olan bir organizasyonda (kooperatif)
birleşmeli veya bir entegrasyona bağlanmalıdır (sözleşmeli
yetiştiricilik). Sözleşmeli yetiştiricilik ülke ve bölgemizde uygulandı
ve fakat çok da başarılı olmadı diyenler olabilir. Varsa bu sistemlerin
hataları düzeltilmelidir. Uygulama hatalarını sistemlere yüklemek başka
bir hata olacaktır. Soğuk savaş yıllarında ülkenin meselelerine çözüm
olacak sistemlerin gelişmesi kasıtlı olarak engellenmiştir.
Kooperatifçilik bunlardan biridir. Örneğin küçük yumurtacı işletmeler
bir kooperatif, şirket veya birlik kurarak yem fabrikası ve pazarlama
birimine sahip olup, ortak teknik eleman istihdam edebilirler. Bu
sistemleri işletmek için üyeler önce hakkına razı olacak, öbür taraftan
da hakkını koruma cesareti gösterecektir. En önem hususlar bunlardır.
Ancak, sonuçlar bu çabaya değecektir.


Organizasyon ve mevzuat:
Bugün
gelişmiş toplumların en önemli özelliği, mümkün olduğu kadar çok
faaliyet alanında organize olmuş olmalarıdır. Hayvancılık alanında en
yaygın organizasyon şekilleri yetiştirme birlikleri, pazarlama
kooperatifleri, büyük entegrasyonlar gibi ticari organizasyonlar
yanında, üyelerini teknik ve kültürel yönden eğitmek ve meselelerini
çözmede güç kazanmak amacıyla kurulan derneklerdir.


Bu
durum hükümetlerin de işini kolaylaştırmaktadır. Karşılarında, organize
olmuş, meselelerini ve ne istediğini bilen, ve gerektiğinde hükümetlere
danışmalık yapabilen bir meslek topluluğu veya üretim sektörü
bulmaktadırlar. Nitekim bugünün politikacıları sürekli olarak sivil
toplum örgütlerini dinleyeceklerini ve sorunları beraber çözeceklerini
ifade etmektedirler.


Gelişmiş
ülkelerde sivil toplum örgütlerinin kuruluş ve gelişmesine destek veren
işletmelerin yardımları vergiden düşülmekte ve hükümetler masraf
etmeden üretim sektörlerini organize edebilmektedirler.


Gelişmiş
bir organizasyonun en önemli özelliği yatay ve dikey olarak (piramit
şeklinde) yeterli düzeyde gelişmiş olmalarıdır. Yatay olarak tüm
illerde, dikey olarak ta bölge ve başkente (merkez) kuruluşlarını
tamamlamış olmalarıdır.
Türkiye'de
tavukçuluk alanında en çok bilinen sivil toplum örgütü Dünya Tavukçuluk
Derneğinin Türkiye branşı olan Bilimsel Tavukçuluk Derneğidir. Bu
dernek 2004 yılında tüm dünyadan yaklaşık 1000 dolayında bilim adamını
İstanbul'a getirmiştir. Ülke tanıtımına da katkısı bulunan derneğin şu
anda başkanlığı Türkiye'dedir; ve Prof. Dr. Rüveyda AKBAY tarafından
yürütülmektedir. Ancak, bu derneğe yetiştiricilerde üye olsa da, daha
çok bilimsel bir hüviyeti bulunmaktadır. Ayrıca, Tavukçuluk Derneği gibi
zaman zaman sesi duyulan başka derneklerde vardır.


Burada
daha çok yumurta yönlü yetiştiricilik yapan ve yumurta üreten özel
kişilerin, yani üreticilerin organizasyonu önem kazanmaktadır. Bu ise
Türkiye Yumurta Üreticileri Birliğidir. Henüz gelişmesini tamamlamamış
bu organizasyon desteklenmelidir. Böyle bir organizasyonun
yöneticilerinin birbirleriyle rekabet etmek yerine görev aldıkları
sürede önlerinde duran meselelere yoğunlaşmaları gerekmektedir. Yani
kendi sorunlarına sahip çıkmalıdırlar. Artık devlet şunu versin, bunu
versin şeklindeki yaklaşımlar mantıklı gelmemektedir.


Diğer
taraftan, AB dahil birçok uluslar arası hibe ve destek kuruluşlarının
bundan böyle, organizasyonlar aracılığıyla teşvik ve destek uygulayacağı
düşünülürse, bu organizasyonlar acilen tüm yumurta üreticilerini
bünyelerine almalı ve bu yaklaşım hükümet tarafından da
desteklenmelidir.


Hibrit materyal (Genotip) temini:
Ülkemizde
yumurtacı dişi civcivler çok uluslu şirketlerin uzantısı konumundaki
ebeveyn yetiştiren ve aynı zamanda kuluçka yapan (teksir)
firmalarımızdan temin edilmektedir. Üreticilerimiz tarafından
yetiştirmeye alınan bu civcivler 3 kademede elde edilen dörtlü melezleme
ürünüdürler. Bunların elde edilişleri aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
Damızlıkçı firmalar Türkiye'ye cinsiyet ayırımı yapılmış dört saf hata
ait büyük ebeveyn civcivler vermektedirler.


Bunların
her üretim sezonu sonunda bağlantılı firmadan tekrar satın alınmaları
gerekmektedir. Her hata ait tek cinsiyette civciv olduğundan, hatların
yurt içinde üretilmesi ve gelecek jenerasyonlara aktarılması söz konusu
değildir. Bu bakımdan Türkiye'de kullanılan yumurtacı, hatta etçi
civcivler bakımından dışa bağımlılık söz konusudur. Damızlıkçı firma
cinsiyet ayırımı yapma durumunda, aksi halde yaptığı ıslah amaçlı
yatırımların karşılığını öngördüğü projeksiyonda alamayacaktır.


0. Islah Firması (Saf hatlar)
1. Büyük Ebeveyn İşletmesi
2. Ebeveyn işletmesi (Melez)
3. Hibritler (Üreticiler)
 


 
Şekil 1. Hibrit civciv üretiminde kademe işletmeleri




Bu
durumun ne zararı var diyebiliriz. Birincisi döviz çıkışı söz konusu,
ikincisi ise mevcut dünya konjektüründe bağlantılar her an inkıtaya
uğrayabilir. Tedbirimizi almaya çalışmalıyız. Bu cümleden olarak,
Türkiye kendi hibrit ebeveynlerini geliştirmeli mi? Sorusu gündeme
gelebilir. Bu husus hakkında yaygın iki görüş mevcuttur. Tavukçulukta
çok yakın bir zamana kadar bilinen 16-18 adet çok uluslu damızlıkçı
şirket vardı. Bunların bir kısmı birleşerek büyüme politikası gereği
birleştiler ve sonuçta 5 adet büyük damızlıkçı şirket kaldı. Dolayısıyla
bu çok büyük şirketlerle rekabet etmemiz söz konusu değildir. Sonuç
olarak, tavuk ıslahı işine girmemeliyiz görüşüdür. Bu görüşün mahsuru
nedir? diyecek olursanız. Gelişmiş ülkeler tarafından yapılan tavuk
ıslahı işine biz girmeyelim, bu sahada ulusal ve uluslararası düzeyde
ticaret yapmayalım ve para kazanmayalım demektir. Türkiye bu konuda
pazar olsun ve öyle devam etsin demektir. Bu durum gelişmiş ülkelerin
çok işine gelir.


2004
yılında İstanbul'da yapılan uluslararası sempozyumda açılışta sunu
yapan Hindistan temsilcisi Dr. Jain ülkelerinde yetiştirilen
ebeveynlerin %85'ini içerden karşıladıklarını söylemiştir. Söz konusu
sempozyuma paralel olarak yapılan makine ve ekipman fuarında ise
Hindistanlı firmalar hibrit ebeveyni pazarlıyorlardı. Uzakdoğu ülkeleri
Japonya ve Kore de bu şekilde hareket etmektedir. Yani kendi hibrit
ebeveynlerini geliştirmek için çalışmaktadırlar.


Bilindiği
gibi gelişmekte olan ülkelerde hayvan ıslahı işini devlet kurumları,
gelişmiş ülkelerde ise entegre büyük şirketler yapmaktadır. Türkiye'de
de ıslah işine girebilecek büyük tavukçuluk entegrasyonları
geliştirmeliyiz. Devlet memurluğu şartlarında tavuk ıslahı yapmanın
mümkün olmadığı geçmiş dönemlerde görülmüştür. Tarım bakanlığı araştırma
kuruluşları ancak bu sahada eleman yetişmesine hizmet etmiştir.


Türkiye
Kalkınma Vakfının bu yönde bir faaliyetlere girmesi beklenirken, yani
tavuk ıslahı işine, geçmiş hükümet döneminde devlet tarafından
kurtarılmayı bekleyen kuruluşlar listesine girmiştir.


Türkiye'de
öncelikle özel sektörün tavuk ıslahına girebilmesi için gerekli hukuki
düzenlemeler yapılmalıdır. Bunun için gerekli şartların belirlenmesinde,
üniversite ve araştırma kurumları da araştırmalar yapmalıdır. Tarım
bakanlığının elinde bulunan ıslah materyalleri ve araştırma enstitüsü
mensupları, özel sektörün de katılımlarıyla, bir anonim şirket çatısı
altında birleşmelidirler. Türkiye'nin hayvan ıslahı alanında fevkalade
birikimi mevcut olup, yapısal sorunlar nedeniyle, teşebbüsler çok ileri
gidememektedir. Sonuç olarak tavuk ıslahı alanında Türkiye kendi hibrit
ebeveynlerini geliştirmelidir.


Ülkelerin
hayvancılıkta gelişmişlik derecesinin belirlenmesinde kullanılabilecek
en önemli ölçülerden birisi de, o ülkenin damızlıkçı olup olmadığı
hususudur. Çünkü hayvan ıslahı sadece bir yetiştiricilik işlemi olmayıp,
teknolojik özellikleri olan bir uğraşıdır.


Bu
arada, ülkeye giren yabancı hibritlerin ekonomik verim özelliklerini
sürekli olarak test eden Rasgele Örnek Test (RÖT) istasyonları kurulmalı
ve bu istasyonlar yetiştiricilerin civciv tercihine yardımcı
olmalıdırlar. Hiç değilse orta Anadolu'da bir adet istasyonla işe
başlamak uygundur. Bu istasyonun kuruluşu ise Yumurta Üreticileri
Birliği tarafından organize edilmeli ve üreticiler desteklemelidirler.
Diğer taraftan, böyle bir istasyon kurulana kadar ise, Avrupa
ülkelerinde 11 istasyonda yapılan testlerin sonuçlarından
yetiştiricilerin yararlanması için bir çalışma yürütülebilir. Bu ise
üniversitelerde ilgili öğretim elemanları ile işbirliği yaparak
yapılabilir. Bu konuda da birlik gayret sarf etmelidir.


Yetiştirme tekniği (Zorunlu Tüydökümü)
Yukarıda
da zikredildiği gibi, bugün ülkemiz halen genetik materyal (hibrit
civciv) bakımından %97.5 oranında dışa bağımlıdır. Büyük ebeveyn ve
kısmen ebeveynler dışardan satın alınmaktadır. Bu ithal materyallerin en
iyi bir şekilde yetiştirilerek, mümkün olduğunca optimum bir süre
kullanılmaları gerekmektedir. Kullanma hayvanı dediğimiz hibritlerin de
optimum süre elde tutulmaları yumurtacı işletmeler için önemli ve üretim
maliyetine etki etmektedir. Nitekim Zeelen (1975) yaptığı saha
çalışmasında yumurtaya gelmiş piliç (yarka) maliyetinin yumurta
maliyetinin %20'sine ulaştığını bildirmektedir. Bu maliyet tavuk başına
elde edilecek yumurta sayısına dağılacaktır. Bu cümleden hareketle tavuk
başına elde edilecek yumurta sayısı artırılmalıdır. Bunu artırmanın
yollarından birisi de hayvanları mümkün olduğunca daha uzun süre elde
tutmaktır.


Türkiye
şartlarında yumurta verim yaşına gelmiş piliçler yaklaşık bir yıl süre
yumurtlatılmaktadır. Müteakiben verim düşmekte ve kalite
kötüleşmektedir. Dolayısıyla bu hayvanların elden çıkarılması
gerekmektedir. Elden çıkan hayvanların yerine ya yeni yetişmiş piliçler
ikame edilir, yada eski hayvanlar tüy döküm programına tabi tutularak
bir verim dönemi daha elde tutulurlar.


Bugün
gerek yumurtacı hibrit ve gerekse ebeveynlerinde, elden çıkma
aşamasındaki sürüleri zorlamalı tüy döküm programına tabi tutmak
yaygınlaşmıştır. Dünyanın en gelişmiş ülkesi konumundaki ABD'de
yumurtacı sürülerin yaklaşık %75'i tüy dökümüne sokulmaktadır. Bu durum
bu ülkede son zamanlarda ebeveyn sürü ve kuluçkahane kapasitelerinin
yarıya inmesine neden olmuştur (Bell, 2003). Ülkemizde de yumurtacı
sürüleri ve ebeveynleri zorunlu tüy dökümü programlarına alarak kullanım
sürelerini uzatmalıyız. Böyle bir uygulama, bu alanda ithal
masraflarını azaltacaktır.


Zorlamalı
tüy döküm programları genelde başlangıçta 8-10 günlük bir açlık
periyodunu kapsamaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu uygulamaya, özellikle
hayvan refahı cemiyetlerinin de tesiriyle, karşı çıkılmaktadır. Gerekçe
ise bu dönemde hayvanların aşırı strese girmeleri ve boş sindirim
siteminde Salmonella enteritis
üremesinin artmasıdır. Nitekim dünyanın yaygın hazır yiyecek şirketleri
(Mc Donalds vd) tüy dökümü yapılmış sürülerin yumurtalarını
almayacaklarını ilan etmişlerdir.


Bunun
üzerine bilim adamları açlık periyodu olamayan (yem çekmesiz) zorlanım
programları geliştirme yönünde çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Biz de
S.Ü. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Araştırma-Uygulama biriminde
ülkemizde bulunan yaygın yem ham maddelerine dayalı yem çekmesiz
zorlanım programları geliştirme yönünde çalışmalar yürütmekteyiz, ve en
kısa zamanda yetiştiricilerimizle sonuçlarını paylaşacağız.


Diğer
taraftan bu gün çok iyi bilmektedir ki; yumurtacı piliçlerin büyütme
dönemi yetiştiriciliği verim dönemini etkilemekte ve bu dönemde yapılan
hatalar telafi edilememektedir. Bu dönemde düzenli bir gelişme ile hedef
canlı ağırlığı (CA) yakalamış, üniform bir sürü elde edilmesi
amaçlanmalıdır. Yumurtaya gelme aşamasındaki bir sürüde;
yetiştiricilikte en önemli başarı kriteri hedef CA'da %80 ve daha
yukarıda üniform bir sürüdür. Bundan dolayı, bu kriterler büyütme
döneminde sıkı bir şekilde takip edilmelidir.


Günümüzde,
yetiştirme döneminin verim dönemine etkileri üzerinde yoğun bir şekilde
araştırmalar yapılmaktadır. Yetiştirme dönemi verim dönemini nasıl
etkiliyorsa birinci verim dönemi de, zorlanım programının ardından,
ikinci verim dönemindeki başarıyı etkilemektedir. Bu konuda ileri
yetiştirme teknikleri mutlaka takip edilmeli ve sürü düzeyindeki
verimlilik iyileştirilmelidir.


Yumurta kalitesi:
Yetiştiricilerimiz
son zamanlarda yumurta kalitesine daha çok önem vermeye başladı. TSE
kalite belgemiz var, kaliteden ödün vermiyoruz diyorlar.


Bugünün
yetiştiricileri kalite bakımından kendi kendilerini denetliyorlar.
Ancak, iddialı olabilmek için alınması gereken daha çok mesafe var.
Bugün ortadoğu ülkelerine bile yumurta ihraç edecek olsak, standart 60 g
yumurta istiyorlar. O halde standart yumurtaların oranı üretilenler
içinde yüksek olmalıdır.


Tüketici
tercihlerini etkileyen kalite kriterleri dendiğinde; irilik, renk,
et-kan lekesi, sarı rengi, temizlik, tazelik, kabuk drenci ve düzgünlüğü
gibi özellikler ilk olarak akla gelmektedir. Ancak, daha önemlisi
pişmiş yumurtalarda bazen görülen kötü koku ve lekelerdir.


60
g'dan daha ağır yumurtalar pazarda tercih ediliyor ve daha fazla
ödeniyorsa ticari bir anlamı vardır. Ancak, kitle halinde tüketim
yapılan yerlerde (askeriye, okul, hastane vd) standart (bir örnek) 57-60
g yumurta tercih edilecektir. Hibrit yetiştiriciliğinin standart
yumurta üretimi bakımından olumlu bir etkisi vardır.


Yumurta
kabuk renginin besleme değeri bakımından bir anlamı yoktur. Ancak,
genelde pazarda kahverengi yumurtalar tercih edilmektedir. Neden böyle
yapıldığı sorulduğunda, bazı tüketiciler kabuğu sağlam diyorlar;
bazıları ise herhangi bir cevap verememektedirler. Bu tüketicileri ise
albeni etkilemektedir. Evet kahverengi yumurtalar daha güzel
gözüküyorlar.


Aslında
eskiden Türkiye'de yumurtalar beyaz olarak bilinirdi, kahverengi
yumurtalar hibrit ebeveyni ithali başladıktan sonra görülmeye başladı.
Bunun geçmişi 1963 yılına kadar dayanmaktadır. Çünkü tarım bakanlığı
hibrit ebeveynleri ithaline bu dönemde izin vermiştir. ABD'de de
yumurtalar çoğunlukla beyazdır. Esas itibarıyla beyaz yumurtacılar daha
ekonomik yumurta üretmektedirler. Çünkü kahverengi yumurtacıların kökeni
orta-ağır ırklara dayanmakta ve daha ağır olmalarından dolayı günde en
az 10 g daha fazla yem tüketmektedirler. Bu verim periyodunun ileri
dönemlerinde daha barizdir. Ancak, ıslahçı firmalar kahverengi
yumurtacıların da daha rasyonel yumurta üretmeleri için gayret sarf
etmektedirler.


Et-kan
lekesi bazı yem maddelerinin karma yemde bulunması (PTK) durumunda
görülür. Ayrıca ırk özelliği olarak kahverengi yumurtalarda beyazlara
nazaran daha çok görülürler.


İyi
bir yumurta sar rengi büyük ölçüde Vit-A provitamini'nin (beta karoten)
karma yemde yeteri kadar bulunmasıyla sağlanabilir. Bu, yemde mısır,
yonca unu (%2), doğal renklendiriciler (kırmızı biber, %0.04) bulunması
durumunda iyi bir renk koyuluğu sağlanabilir. Ayrıca, yem katkısı
maddesi satan firmaların bu amaçla hazırlanmış preparatları mevcuttur.
Temiz
yumurta elde edilmesi büyük ölçüde kullanılan makine-ekipman ve
manejmanla ilgilidir. Üreticilerin buna bizzat özen göstermeleri
gerekir. Kabuk drenci ise hem genotip özelliği, hem de beslenme ve
barındırma (sıcaklık) ile etkilenmektedir. Üretilen yumurtaların
toplama, tasnif, ambalajlama ve taşıma için yeterli düzeyde kabuk
drencine sahip olmaları gerekmektedir. Bu özellik bakımından
yumurtaların en az 3 kg/cm2 dirence sahip olması
gerekmektedir. Diğer taraftan ticari değeri çok düşük olan kırık yumurta
oranı da kabuk mukavemetiyle yakından ilgilidir. Normal şartlarda bir
işletmede kırık yumurta oranı %7 dolayındadır. Bunda azaltılacak %1
dolayındaki bir iyileşme bile toplamda önemli gelir artışı
sağlayacaktır.


Yumurtada
görülen kötü koku ve leke problemleri yumurtlamadan sonra oluşur.
Bununla beraber, yemdeki çeşitli unsurlardan da kaynaklanabilir. BHC ve
gama izomeri (lindane) ile bulaşık hububat tavuk yemlerine katılır ise
yumurta sarısına birikerek koku ve leke meydana getirebilir. Keza
fungusid preperatlarına katılan bileşikler (Chlorophenol) kereste
yoluyla talaşa geçer ve bu tür talaş altlık olarak kullanılırsa
yumurtalarda kötü kokulara sebep olabilirler. Bazı balık yağları da
yumurtalarda balık kokusuna neden olur. Bu yüzden yumurta yemlerinde
balık yağı %1'i ve balık unu da %10'u geçmemelidir. Diğer taraftan kolza
ve lahana kaynaklı yem maddeleri de kötü yumurta leke ve kokularını
getirebilir. Diğer kusur kaynağı ise küf olarak rapor edilmektedir.


Bu kalite kusurlarına sebep olan hususlara yem yapımı ile tüm sevk ve idare aşamalarında dikkat edilmelidir.


İç talebin artırılması:
Yukarıda
belirtildiği gibi, ülkede önemli bir iç tüketim potansiyeli mevcuttur.
Bu talebin artırılması sektörün daha da gelişmesine neden olacaktır.
Böylece, önemli derecede bir alt yapıya sahip yumurta üretim sektöründen
daha fazla gelir, iş ve istihdam alanı doğacak, toplum daha yeterli
beslenecektir.


Hemen
belirmekte yarar var ki; aslında yumurtanın gelir-talep elastikiyetinin
yüksek olduğu biliniyor. Dolayısıyla tüketicinin alım gücü yükseldikçe
iç talep artacaktır. Mevcut şartlarda kişi başına yıllık yumurta
tüketimini Avrupa ülkeleri seviyesine çıkarmak oldukça zor görünüyor.
Ancak, yapılacak gayretlerle önemli mesafeler kat edilebilir.


Peki
bu aktiviteleri kim yapacak? Çoğu zaman ifade edildiği gibi bakanlık
yapsın, üniversite yapsın vb gibi ifadeler bir anlam taşımamaktadır.
İlgili özel ve tüzel kişilerin bu konuya duyarlı olması gerekmektedir.
Bu tür aktiviteler için, projeye bağlı olarak bazı destekler (TUBİTAK)
de sağlanabilir.


Bu
konuda öncelikle yapılacak faaliyetler ise toplumun beslenme bilincinin
artırılmasıdır. Bu amaçla, yumurtanın besleme değerini ve önemini konu
alan sempozyum, toplantı, panel gibi aktiviteler düzenleyerek ilgili
teknik kişi ve kurumların bilim kültürünü artırmak gerekmektedir. Diğer
taraftan, geniş tüketim kesimine yaygın eğitim kurumları (gazete, dergi,
TV) aracılığıyla ulaşarak konunun önemi sürekli vurgulanmalıdır. Yani
etkili ve sürekli bir reklam gerekmektedir.


İlk
başta da üretici organizasyonu bu işin içinde olmalıdırlar. Tüm
kesimleri harekete geçirecek yapı, diğerleriyle diyalog halinde, üretici
birlikleridir. Çünkü, bu sektörde meydana gelecek bir ilerlemede başta
üretici gelirleri artacaktır.


Yapılabilecek
faaliyetler olarak; yumurta ile ilgili tüm yemekleri tarif eden
kitapçıklar hazırlanmalı, parasız yumurta yemeği hazırlama kursları
düzenlenmelidir. Doğrudan ve dolaylı yayınlar desteklenmelidir. Haftanın
belirli günleri sabah TV'de yumurtalı kahvaltı kombinasyonları
gözükmelidir. En iyi reklam ikramdır. Değişik bir tüketim şekli bir grup
tüketiciye, üniversite öğrencisine, medyanın da bulunduğu bir ortamda,
uygulattırılmalıdır. Bu tür faaliyetler üreticiler birliğinin faaliyeti
olmalıdır.


5. Sonuç
Yumurta
tavukçuluğu, ülkenin en önemli sektörlerinden biri olup geniş bir iş,
gelir ve istihdam alanıdır. Gereken önem verilmelidir.
Yetiştiricilerin
menfaatleriyle ülke menfaatlerinin çakışmasını sağlayan bir yol bulmak
gerekir. Yetiştiriciler menfaatlerini toplu menfaatler içinde
arayacaklar, devlet de üreticiyi destekleyecek bir yol bulacaktır.


Yumurta
tavuğu yetiştiriciliği oldukça teknik bir konudur. Üretici, yayıncı ve
araştırıcı üçgeni mutlaka kurulmalıdır. İlgili ihtisas disiplinleri
sektörde geniş bir şekilde dikkate alınmalıdır.


Bu sektörde üretici organizasyonu, yumurta üreticileri birliği, desteklenerek yeterli düzeyde geliştirilmelidir.
Büyük entegre tavukçuluk işletmeleri desteklenmeli, küçük işletmeler ise bir entegrasyon içine çekilmelidir.
Üreticilerin danışman kullanmaları desteklenmeli, masrafları hiç değilse belirli süreler devletçe karşılanmalıdır.
Üretici
organizasyonları, teşvik ve desteklerden de yararlanarak, yumurta
üretiminin yoğun olduğu üretim bölgelerinde yumurta ileri işleme
ürünleri tesisi kurmalıdırlar. Bu konuda hazırlanacak hibe veya teşvik
projeleri S.Ü. Teknokenti bünyesinde hazırlanabilir.


Bölgesel olarak RÖT istasyonları acilen kurulmalıdır. Bu işe üretici organizasyonu destek vermelidir.


Türkiye'nin
kendi hibrit ebeveynlerini geliştirmesi için, gerekli hukuki
düzenlemelerin yapılması yanında, bu sahaya yatırım yapılabilmesi için
gerekli şartların belirlenmesi amacıyla araştırmalar yapılmalıdır.
 
6. Faydalanılan Kaynaklar


BESD-BİR 2004. Kanatlı bilgileri Yıllığı. Besd-Bir yayınları No 5.
Zeelen, H. H. M. 1975. Technical and economic results from forced moulting of laying hens. WPSJ 31(1):57-67.
Bell, D. D., 2003. Historical and current molting practices in the U.S. Table Egg Industry. Poultry Science, 82-965-970.
Sönmez, R., F. Sevgican, M. Kaymakcı, 1986. Avrupa topluluğu ile ilişkiler açısından Türkiye hayvancılığı sempozyumu değerlendirme raporu. 4-6 Nisan, İzmir.
Efil, H.
1993, Türkiye'de Yumurta Tavukçuluğunun Sorunları. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı. Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Yayın No: 5, Samsun.
Akpınar, C., R. Akbay, M. Türkoğlu, M. Yeldan, Ç. Fıratlı,
1986. Küçük evcil hayvanların entansifleşme imkanları ve sorunlar.
Güney Anadolu Projesi Kalkınma Simpozyumu. 18-21 Kasım, Ankara.
Güneş, T.
1985. Tavuk ürünleri pazarlama sorunlarının çözümlenmesinde pazarlama
bordlarının etkinliği. Türkiye Bilimsel Tavukçuluk Derneği yayını (ayrı
basım). Tavuk Ürünleri Pazarlaması Semineri. TSE Toplantı Salonu, 18
Kasım, Ankara.






Prof. Dr. Ramazan YETİŞİR

S. Ü. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi

Yorumlar